24 Kasım 2015 Salı

BELÇİKA KRALLIĞI,ATH BÖLGESİ PRENSESİ EKSELANSLARI MEVLÜDE VE ÇOK DEĞERLİ EŞLERİ ATH BÖLGESİ PRENSİ EKSELANSLARI NED'in ŞATOLARINA KÜÇÜK BİR ZİYARET

                         Efendim,prensesi İstanbul'da tanıdıktan sonra,kendisi bir tür bağımlılık yaptığı için,onsuzluğa dayanamayıp karı koca kendimizi Belçika'ya davet ettirdik.Amanın bir heyecen bir heyecan,nihayet havaalanına indik ve kapıdaprensesi gördük.





Elinde çiçekler bizi bekliyor.Efenim,ne de olsa prenses,zerafet genlerinde var.Sarılmalar,gülüşmeler,azıcık uzaklaşıp birbirimize bakmalar,inanılası değil ya buluştuk.....
                Mevlüdem attı bizi arabasına dooğru şatoya.Abarttığımı sanıyorsanız yanılıyorsunuz,evi şatovari taş bir ev.Toplamda dört ayrı binadan oluşuyor.Ana yapı prensesin ve prensin ikamet ettiği iki katlı,sayısız odalı,dört girişi ve çıkışı olan,evin her tarafına oradan buradan merdivenle ulaşılan,mahzen ve bodrumları olan bir bina.Acayip keyifli ve eğlenceli,isterseniz saatlerce saklambaç oynayıp birbirinizi bulamayacağınız bir masal evi.Ana binanın sağında prensesin atölyesi yer alıyor,buranın da iki giriş çıkışı,üst katı ve mahzeni var.Atölyenin bitişiğinde aynı düzende bir ev daha var.Efendim daha bitmedi,ana binanın tam karşısında iki katlı bir bina var ki,bunun üst katı ev alt katı da garaj.Ekselansları prens Ned bir kolleksiyoner eski araba ve eşya kolleksiyoncusu.Ana binanın solunda da kocamaaan bir depo var ki,burası da ekselansları prensin kolleksiyon parçalarının depolanması için kullanılıyor.Tüm bunların tanzim ve takibiyle prenses ilgileniyor.Çünkü ekselansları prens aynı zamanda çok önemli konumda bir mühendis.Dolayısıyla fazla boş vakti yok.
                  Karı koca inanılmaz tatlı insanlar.Her ikisi de çok hoş sohbet,kültürlü,espirili,sıcak kanlı insanlar.Mevlüdem blogda ne görüyorsanız ona bin ekleyin,işte öyle bir prenses.Kendini paralıyor bizim için.Keza Ned abim aynı şekilde.Yani blog alemi Mevlüdem'i niye bu kadar çok sever bir kez daha görmüş oldum.
                   Ned abimle derin sohbetlere dalıyoruz,onun olmadığı zamanlarda eşim güneşim ben ve Mevlüdem,kah mutfakta,kah atölyede,kah evin bilimum köşelerinde kahkaha muhabbet kopuyoruz.O kadar çok güldük eğlendik ki darısı dostlarımızın başına.Tek bir şey için pişmanım,ayol onca kıpraşmanın arasında üst katı fotoğraflamayı unutmuşum ya.O yüzden sadece alt katı paylaşabileceğim.Üst kat için prensese ricacı olacağım.
                    Biz üç günün nasıl geçtiğini anlayamadık.Sohbetti,atölye çalışmasıydı derken,havanın da yağışlı olması nedeniyle ülkeyle ilgili çok fotoğraf çekemedik.Artı bir dahaki sefere.Buyrun efendim;

Salon

Salon

Meşhuurr koridor

Yemek odası

Yemek odası

Gördüğünüz objeler dünyanın çeşitli bölgelerinden toplanmış eşyalar.Özellikle Afrika'dan bir çok obje var.

Mutfakta çay demleyen prenses.karşı duvarda gördüğünüz gerçek bir taş fırın.

Fotoda çok belli olmamış ama tavanı tutan kalastan sarkan terazilere dikkatinizi çekerim.


Çiftliğin girişlerinden biri

Malikanenin ana kapısı

Ana bina

Eveeett bugünlük bu kadar yeter,daha paylaşacaklarım var ama ertesi yarın.Sağlıcakla kalın.















11 yorum:

Mevlude Turk Topal dedi ki...

Bak yaa, neler yazmissin oyle, utandirma beni. Istedigim gibi agirlayamadim, zamanin kisitli olmasindan ve hava sartlarindan dolayi. :((
Inan ziyaretinizden cok memnun kaldik, en kisa zamanda yine bekliyoruz. Cok tesekkur ederim sana ve en birinci abime, bizi onurlandirdiginiz icin...

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Ayol,az bile yazdım nazar değmesin diye.Biz teşekkür ederiz haşmetmehaplarına....

deeptone dedi ki...

ha haaaa çok tatlı anlatmışsın her şey çok tatlıymış. melined sevilmez miiii :) evi güzel bilirdik ama bildiğimizden daha da güzelmiş. güney fransa çiftliklerine bağ evlerine benziyor. bu evde ne güzel film çekilir yaaaa :) ay du bi ara bu yazını koyayım bloguma da görsünler herkes. bi de hoşgeldiiiin görüşürüz kiiiiii :)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Eheheheee,bu daha başlangıç,yazmaya devam.Sanırım iki yayın daha yapacağım bu ziyaretle ilgili.Meli'yi sevmeyen ölsün zaten,bu dünyada daha da yaşamasın.Ev rüya gibi,fotolara çok yansımıyor.Tarih kokuyor,gerçekten kendine özgü bir kokusu var.Ben de hoşbuldum kii:)))

Hande Erdede dedi ki...

ayyyy bir an bu yazıyı kaçırdığımı sandım ama neyse ki daha bugün paylaşmışsınız :) Ne güzel bir buluşma olmuş bu, sizin ve sevgili Mevlüde hanım adına ve yazıyı kaçırmadığım için kendi adıma çok sevindim :))) devamını merakla bekliyorum :)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Ben de okuduğunuz için çok sevindim,devamı geliyor :))

Nuray dedi ki...

Kızlarrrr yanınızdaymış gibi hissettirdiniz valla :)) Sevdanın güzel anlatımı da beni benden aldı,,,Evi de çook beğendim ,tam benim sevdiğim gibi,taş duvarlar,ahşaplar,bakırlar..bayıldım bayıldım sağlıkla,huzurla,keyifle otursun ekselansları :)) Sevdacım sayende kraliyet ailesini tanıma şerefine eriştik,çok teşekkür ederiz :)) Öpüyorum sizi..

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Nuraaayyy,valla sen olsaydın evden çıkmak istemezdin.Benim ruhum orada kaldı,ev güzel de orayı ev yapan da Mevlüdem.Sen de bizimleydin hep merak etme.Ben de çoook çok öptüm.

Terzi Begum dedi ki...

Mevlüde Hanım'ın birkaç yönünü daha öğrendik vallahi sayenizde, gerçek bir prenses, muhteşem bir dekoratör ve hayallerimdeki taş evin sahibiymiş :) Belli ki birlikte çok mutlu vakit geçirmişsiniz, daha niceleri olsun!

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Aynen Begümcüğüm.Harika evin harika ev sahibi.

sevdicann dedi ki...

Ev ne kadar güzel gerçekten şato gibi yani:)